Kur’an’da “KIST”
KUR’AN’DA “KIST” KAVRAMI
Kur’an’da kıst kelimesi bir kişi ile diğer bir kişi arasındaki davranışlarda adaletli olmak çerçevesinde kullanılıyor. Adalet (‘adl)
kelimesi ise daha geniş bir manada, bir kişiyle birden fazla kişi,
mesela yöneticiyle toplum arasındaki münasebetlerde adil olmak manasında
kullanılıyor. (Aşağıdaki Nisa 4/3 ayetinde her iki kelimenin
kullanılışı bu durumu çarpıcı bir şekilde gösteriyor). Türkçede kıst kelimesinin tam karşılığı olmadığı için bu kelimeyi “insaf” şeklinde tercüme etmeyi uygun bulduk.
tuksitū
4/3 Şayet yetimler hakkında insaflı davranamayacağınızdan korkarsanız (= ve in hıftum ella tuksituu fil yetaama), size helal olan [başka] kadınlardan iki, üç, dört tane alın; onlar arasında da adil olamayacağınızdan korkarsanız (= ve in hıftum ella ta’diluu), bir tane alın, yahut ellerinizin altındaki [cariye] ile yetinin; haksızlık etmemeniz için en uygun olanı budur.
60/8 Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten ve onlara insaflı davranmaktan (= ve tuksitu ileyhim) nehy etmez (= la yenhaküm); doğrusu Allah, insaflı davrananları sever (= innallahe yuhibbul muksitıyn).
aksitū
49/9 Eğer iman edenlerden iki taife savaşırlarsa onların arasını
düzeltin; şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın emrine dönünceye kadar
saldıran tarafla savaşın; eğer dönerlerse artık adaletle onların arasını düzeltin (= fe aslihu beynehum bil adl) ve daima insaflı olun (= ve aksituu); muhakkak ki Allah, insaflı davrananları sever (=innallahe yuhibbul muksitıyn).
el kāsitū (doğru yoldan sapmak)
72/14 Ve biz (cinler), bizden müslümanlar da var, bizden doğru yoldan sapanlar da var (= ve minnel kaasituun), kim müslüman olursa, onlar doğru yolu aramışlardır.
72/15 Doğru yoldan sapanlar ise (= ve emme’l kaasituune) cehenneme odun olmuşlardır.
aksetu
2/282 Ey iman edenler, belirli bir süreye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın; aranızda bir yazıcı onu adaletle (= bil ‘adl) yazsın… velisi olan onu adaletle (=bil ‘adl) yazdırsın…bu Allah katında daha uygun (= aksetu indallah), şahitlik için daha sağlam, kuşkulanmamanız için daha elverişlidir…
33/5 Onları (eşlerinizi) babalarının adına bağlı olarak çağırın, bu Allah indinde daha uygundur (= aksetu indallah) …
el muksitıyn
5/42 … Allah, insaflı davrananları sever (= innallahe yuhibbul muksitıyn).
49/9 Eğer iman edenlerden iki taife savaşırlarsa onların arasını
düzeltin; şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın emrine dönünceye kadar
saldıran tarafla savaşın; eğer dönerlerse artık adaletle onların arasını düzeltin (= fe aslihu beynehum bil adl) ve daima insaflı olun (= ve aksituu); muhakkak ki Allah, insaflı davrananları sever (=innallahe yuhibbul muksitıyn).
60/8 Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten ve onlara insaflı davranmaktan (= ve tuksitu ileyhim) nehy etmez (= la yenhaküm); doğrusu Allah, insaf ile davrananları sever (= innallahe yuhibbul muksitıyn).
el kıst
3/18 Allah, kendisinden başka ilah olmadığına şahittir; melekler ve insaf üzere olan ilim sahipleri de (= şehidallahu la ilahe illa huve vel melaiketü ve ūlul ilmi kaimen bil kıst); O’ndan başka ilah yoktur, O azizdir hakiymdir (= la ilahe illa huvel azizül hakiym).
3/21 Allah’ın ayetlerini inkar edenler, haksız yere peygamberleri öldürenler, insanlar arasında insafı emredenleri (= ye’murune bil kıst) öldürenler, işte onları acı bir azab ile müjdele!
4/127 … kendilerine yazılmış olan miras haklarını vermeyip kendileriyle evlenmek istediğiniz kimsesiz kadınlar … hakkında insaflı davranmanız = bil kıst) ...
4/135 Ey iman edenler, insafı ayakta tutanlar, Allah için şahitlik edenler olun (= ya eyyühellezine amenu küünu kavvamiyne bil kıstı şühedae lillahi); kendinizin, ana babanızın ve yakınlarınızın aleyhinde bile olsa, zengin veya fakir de olsalar; …
5/8 Ey iman edenler, Allah için şahitlikte insafı ayakta tutanlar olun (= ya eyyühellezine amenu, küünu kavvamiyne lillahi şuhedae bil kıst); bir kavme karşı duyduğunuz kin sizi adaletten ayırmasın (= ‘ala ella ta’diluu); adaletli davranın (=i’diluu), takvaya uygun olan budur; Allah’tan korkun, muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
5/42 … ve eğer hüküm verirsen aralarında insaf ile hüküm ver (= ve in hakemte fahküm beynehüm bil kıst); Allah insaf ile davrananları sever (= innallahe yuhibbül muksitıyn).
6/152 … ölçüyü ve tartıyı insaf ile yapın (= ve evful keyle vel mizane bil kıst); … söylediğiniz zaman da akrabanız bile olsa adaletli olun (= ve iza kultüm fa’diluu ve lev kane ze’l kurba) ve Allah’a verdiğiniz sözü tutun; hatırlayıp öğüt alasınız diye [Allah] size bunları tavsiye etti.
7/29 De ki, Rabbim bana insaflı olmayı emretti (= kul emere rabbiy bil kıst) …
10/4 Hepinizin dönüşü O’nadır; bu, Allah’ın gerçek vaadidir; O, yaratmaya başlar, sonra iman edip iyi işler yapanlara insaf ile karşılık vermek için yeniden yaratır (= sümme yuiyduhu li yecziyellezine amenu ve amilus salihati bil kıst); kafirlere gelince, onlar için kaynar sudan bir içecek ve acı bir azab vardır.
10/47 Her ümmet için bir elçi vardır (= ve li külli ümmetin rasulün); elçileri gelince aralarında insaf ile kaza edilir (= kudiye beynehüm bil kıst), onlara hiç zulm (haksızlık) edilmez.
10/54 … azabı gördükleri zaman, içlerinde pişmanlık duyarlar ve aralarında insaf ile kaza edilir (= ve kudiye beynehüm bil kıst); onlara hiç zulm (haksızlık) edilmez.
11/85 Ey kavmim, ölçüyü ve tartıyı insaf ile yapın (= ve ya kavmiy evful keyle vel mizane bil kıst), …
21/47 Kıyamet günü bireysel adalet (insaf) terazileri kurarız (= ve nede’ul mevazinel kısta li yevmil kıyameti); böylece hiçbir kimseye zulmedilmez (= fe la tuzlemu nefsun şey’en), bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getiririz; hesap görücü olarak biz yeteriz (= ve kefa bina hasiyba).
55/9 Tartıyı insaf ile yapın ve mizana hasar vermeyin (= ve akıymul vezne bil kısti ve la tuhsirul mizan).
57/25 Andolsun Biz elçilerimizi açık delillerle gönderdik (= le kad erselna rusulena bil beyyinati) ve onlara Kitab’ı ve mizanı indirdik ki insanlar insafı ikame etsinler (= li yekumennase bil kısti); ayrıca içinde büyük bir mukavemet ve insanlar için menfaatler bulunan demiri indirdik (= ve enzelnel hadiyde fihi be’sün şediydün ve menafiu linnasi) ki Allah kimin gaybda kendisine ve elçilerine yardım edeceğini bilsin; muhakkak ki Allah kuvvetlidir, azizdir.
Not: Sakir Kocabas’tan e-mail ekidir 9/8/2006 9:39 pm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder