Kur’an’da “ADALET”
KUR’AN’DA ADALET KAVRAMI
Kur’an’da adalet kavramı (‘adl kelimesi) bir kişiyle birden fazla kişi, mesela yöneticiyle toplum arasındaki münasebetlerde adil olmak manasında kullanılıyor.
(Aşağıdaki Nisa 4/3 ayetinde her iki kelimenin kullanılışı bu durumu çarpıcı bir şekilde gösteriyor). Ayrıca ‘adl kelimesi bazı ayetlerde “fidye” (6/70, 2/48, 2/123);
bir ayette “denk” (5/95)
ve bazı ayetlerde de “eş tutmak” (6/1, 6/150, 27/60) manalarında geçmektedir.
fe ‘adelek
82/7 (Ey insan) O ki seni yarattı, seni düzenledi, sana ölçülü bir biçim verdi ( = ellezi halekake fe sevvake fe ‘adelek).
li ‘adile
42/15 Bundan dolayı sen [hakka] davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol ( = vestekım kema ümirte); onların hevalarına uyma ve de ki: “Ben Allah’ın indirdiği her Kitab’a inandım ve aranızda adaleti sağlamakla emrolundum ( = ve ümirtu en a’dile beyneküm); Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir; bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir: bizimle sizin aranızda bir tartışma yoktur; Allah aramızı bulur; dönüş de O’nadır.
ta’dil
6/70 … her türlü fidyeyi fidye olarak verse de ondan kabul edilmez ( = ve in ta’dil külle ‘adlin la yu’haz minha) … onlar için kaynar sudan bir içki ve inkarlarından dolayı da acı bir azap vardır.
ta’diluu
4/3 Şayet yetimler hakkında insaflı davranamayacağınızdan korkarsanız ( = ve in hıftum ella tuksituu fil yetaama), size helal olan [başka] kadınlardan iki, üç, dört tane alın; onlar arasında da adil olamayacağınızdan korkarsanız ( = ve in hıftum ella ta’diluu), bir tane alın, yahut ellerinizin altındaki [cariye] ile yetinin; haksızlık etmemeniz için en uygun olanı budur.
4/129 Na kadar dikkatli olsanız da kadınlar arasında (tam) adil olamazsınız ( = ve len testatiy’u en ta’dilu beynen nisai); öyleyse birine tamamen yönelip ötekini boşlukta bırakmayın; eğer arayı düzeltir, sakınırsanız, Allah gafuurdur, rahiymdir.
4/135 Ey iman edenler, insafı ayakta tutanlar ve Allah için şahitlik edenler olun ( = ya eyyühellezine amenu küünu kavvamiyne bil kıstı şühedae lillahi); kendinizin, ana babanızın ve yakınlarınızın aleyhinde bile olsa, zengin veya fakir de olsalar; çünkü Allah her ikisine de daha yakındır; öyleyse hevesinize uyup adaletten sapmayın ( = fela tettebi’ul heva en ta’dilu); eğer (dilinizi) eğip bükerseniz veya doğruyu söylemezseniz, muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
5/8 Ey iman edenler, Allah için şahitlikte insafı ayakta tutanlar olun ( = ya eyyühellezine amenu, küünu kavvamiyne lillahi şuhedae bil kıst); bir kavme karşı duyduğunuz kin sizi adaletten ayırmasın ( = ‘ala ella ta’diluu); adaletli davranın ( =i’diluu), takvaya uygun olan budur; Allah’tan korkun, muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
ya’diluune
6/1 Hamd o Allah’a ki, semavatı ve arzı yarattı ( = haleka’s semavati vel ard), karanlıkları ve aydınlığı var etti ( = ve ce’ale’z zulumati ven nuur); yine de o kafirler Rablerine (başkalarını) denk tutuyorlar ( = sümme ellezine keferu bi rabbihim ya’diluun).
6/150 De ki: Haydi Allah’ın bunu yasakladığına şahitlik edecek tanrılarınızı getirin. Eğer şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme; ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların keyflerine uyma; onlar Rablerine denk (eş) tutuyorlar ( = ve hüm bi rabbihim ya’diluun).
7/159 Musa kavminden bir ümmet vardır ki hak ile yol gösterir ve onunla [hak ile] adaleti uygular ( = ve min kavmi musa ümmetün yehduune bil hakkı ve bihi ya’diluun).
7/181 Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki, onlar hak ile yol gösterir ve onunla [hak ile] adaleti uygular ( = ve mimmen halakna ümmetün yehduune bil hakkı ve bihi ya’diluun).
27/60 Yahut gökleri ve yeri kim yarattı? Size gökten su indirdi de, sizin bir ağacını dahi bitiremeyeceğiniz gönül açan bahçeler bitirdik; Allah ile beraber başka ilah mı var? Hayır, onlar [Allah’a] denk tutan bir kavimdir ( = bel hüm kavmün ya’diluun).
a’diluu
5/8 Ey iman edenler, Allah için şahitlikte insafı ayakta tutanlar olun ( = ya eyyühellezine amenu, küünu kavvamiyne lillahi şuhedae bil kıst); bir kavme karşı duyduğunuz kin sizi adaletten ayırmasın ( = ‘ala ella ta’diluu); adaletli davranın ( =i’diluu), takvaya uygun olan budur; Allah’tan korkun, muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
6/152 … ölçüyü ve tartıyı insaf ile yapın ( = ve evful keyle vel mizane bil kıst); … söylediğiniz zaman da akrabanız bile olsa adaletli olun ( = ve iza kultüm fa’diluu ve lev kane ze’l kurba) ve Allah’a verdiğiniz sözü tutun; hatırlayıp öğüt alasınız diye [Allah] size bunları tavsiye etti.
‘adlun (fidye ve adalet manalarında geçiyor)
2/48 Ve öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin cezasını çekmez, kimseden şefaat kabul edilmez, fidye de alınmaz ( = ve la yu’hazu minha ‘adlun), onlara yardım da edilmez.
2/123 Ve öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin cezasını çekmez, kimseden fidye de kabul edilmez ( = ve la yukbelu minha ‘adlun), şefaat de fayda vermez, onlara yardım da edilmez.
5/95 Ey iman edenler, ihramda iken av hayvanı öldürmeyin; sizden kim kasden kim [av hayvanı] öldürürse, öldürdüğünün dengi olan bir hayvan cezası vardır, ki bu içinizden iki adil kişinin ( = zeva ‘adlin minküm) karar vereceği, Kâbe’ye ulaşacak bir kurban, yahut yoksullara yedirmek şeklinde keffaret, ya da buna denk oruçtur ( = ev ‘adlu zalike sıyamen); ta ki böylece yaptığı işin vebalini tatsın; Allah geçmişi affetmiştir … 5/95 ( = zeva ‘adlün minkum) … ( = ev ‘adlu zalike sıyamen) …
5/106 Ey iman edenler, birinize ölüm gelince vasiyet sırasında içinizden iki adil kişi aranızda şahitlik etsin ( = zeva ‘adlin minküm) …
6/70 … her türlü fidyeyi fidye olarak verse de ondan kabul edilmez ( = ve in ta’dil külle ‘adlin la yu’haz minha) … onlar için kaynar sudan bir içki ve inkarlarından dolayı da acı bir azap vardır.
65/2 [Boşamak istediğiniz kadınları] sürelerinin sonuna varınca ya onları [güzelce ] yanınızda tutun, yahut güzellikle onlardan ayrılın, bunun için [yanınızda tutmak veya ayrılmak için] aranızdan adaletli iki kişiyi de şahit tutun ( = ve eşhidu zavey ‘adlin minküm) …
‘adlen
6/115 Rabbinin kelimesi (Kitab’ı) hem doğruluk, hem de adalet bakımından tamamlanmıştır ( = temmet kelimetu rabbike sıdkan ve ‘adlen) …
bil ‘adl
2/282 Ey iman edenler, belirli bir süreye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın; aranızda bir yazıcı onu adaletle ( = bil ‘adl) yazsın… velisi olan onu adaletle ( =bil ‘adl) yazdırsın…bu Allah katında daha uygun ( = aksetu indallah), şahitlik için daha sağlam, kuşkulanmamanız için daha elverişlidir…
4/58 Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi ( = ve iza hakemtüm beynennasi en tahkümu bil ‘adli) emreder; Allah size böylece ne güzel öğüt veriyor; muhakkak ki Allah, işitendir, bilendir.
16/76 … şimdi bu (adam) doğru yolda giden ve adaleti emreden ( = ye’muru bil ‘adli) kişi gibi olur mu?
16/90 Allah, adaletle davranmayı, ihsanı, akrabaya vermeyi emreder ( = innallahe ye’muru bil ‘adli ve ita izil kurba), fahşadan (hayasızlıktan), münkerden (fenalıktan) ve azgınlıktan men eder hartırlayıp öğüt alasınız diye size böyle va’zeder.
49/9 Eğer iman edenlerden iki taife savaşırlarsa onların arasını düzeltin; şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın emrine dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın; eğer dönerlerse artık adaletle onların arasını düzeltin ( = fe aslihu beynehum bil adl) ve daima insaflı olun ( = ve aksituu); muhakkak ki Allah, insaflı davrananları sever ( =innallahe yuhibbul muksitıyn).
Not: Sakir Kocabas’tan e-mail ekidir 9/8/2006 9:39 pm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder