1 Ocak 2018 Pazartesi

Fransiz Devrimi’nden miras “ULUS” kavrami

Fransiz Devrimi’nden miras “ULUS” kavrami
Fransiz Devrimiyle ulus kavrami kavramsal cercevede onemli bir konuma oturtulmus ayni kavram ailesine giren diger kavramlarin konumu yeniden buna gore yer degistirilip yeni bir tertibe sokulmustur. Buna gor dogru olarak;
ulusal dil, ulusal ekonomi, ulusal guc, ulusal zenginlik, ulusun onderleri... 'inden
soz edilmeye baslanmistir. Fakat ote yandan;
akleden bir ulus, bilgili bir ulus, zulmeden bir ulus, yanlis yolda olan bir ulus, anlayisli bir ulus, dusunen bir ulus...
gibi uluslarin karakterlerini belirleyen tamlamalar yururlukten kaldirilmis, bunlar zamanla kullanilmaz hale getirilmistir. Herturlu sosyo-politik tutumun belirlenmesinde son soz ulusunmus illuzyonu yaratilmasini saglamak icin ulustan cikan ileri gelen yoneticilerin hazirladigi anayasalarla sosyo-politik kavramsal cerceveler olusturulmustur. Tabi din de bu cercevelere sokularak bu cerceveler icinde gelistirilecek kural ve kurumlarla yeniden yapilanmaya sokulmustur. Kilisenin varliklarina el atilip sosyo-politik gucu elinden alinmis, anayasal kavram cercevesine bagimli kilinmistir. Artik ulus bu cerceve icinde diledigini(?!) kanunlastirma, kurumlastirma, uygulama ozgurlugune kavusturulmustur. Illuzyonu tamamlamak icin butun bunlar anayasal kavramsal cercevede ulusun dilegiyle(?!) gerceklestiriliyor sanisi on plana cikarilmistir. Hic kimse cikipda boyle bir sahne dekorda "ulusun dilegi"'nden soz etmenin _anlami_ ne? diye ciddi bir sorusturmaya girmemistir.
Fransiz Devrimi ulus kavramini kismen acikliga kavusturmakla esir uluslarin uyanip "ulusal bagimsizlik"'larini kazanmaya cabalamalarina ortam hazirlamistir. Fakat Fransiz Devrimi bu uyandirdigi uluslarin nasil yeniden uyumlu bir sekilde bir arada yasayabilecekleri sorunlarina cozum getirememistir, getiremiyecektir. Getiremiyecektir diyorum bu getiremiyecektir gelecege tas atmaktan dogan bir oneri degil, fakat Devrimin dayandigi kavramsal cercevenin sonucu gramatik bir gozlemin ifadesi. Yani Fransiz devriminin kavramsal cercevesi icinde boyle sorunlara cozum yoktur, bunlar olsa olsa burokratik suruncemelerde birakilip, bir cozume ulastirilamadan bu sorunlar icinde yasayan uluslarin varlik ve enerjilerinin bosa harcanmasiyla saglanmaya calisilmaktadir...
Bu isi Fransiz Devrimcileri tamamlayamazsa kim tamamlar? Bence muslumanlar tamamlar...devrimin uzerine yeni bir devrim gerceklestirerek. Ulus kavraminin uzerine dusen gorevden fazlasini onun sirtindan alip, kirilmak uzere olan belini dogrultmasina firsat sagliyarak...muslumanlarin benimsedigi kavramsal cerceveye gore "ulus" kendi basina pek bir is beceremiyen bir kavramdir. Ayni kavram ailesine dusen daha bircok onemli kavramlar vardir, bu kavramlar icinde "ulus" kavraminin onemi kucumsenmese de yeri ve rolu degisiktir. Iste bu kavram ailesine sunlar girmektedir: Millet, Ummet, Din, Ulus. Halbuki Fransiz Devrimi butun bu ailenin sorumlulugunu birini sirtina "Ulus"'un sirtina yikmaya calismistir. Artik "ulus"'da bunun altindan cikamaz hale gelmis "Yeteeeer!" demeye baslamistir. Iste muslumanlar bu feryada kulak vermelidirler, tabi bu hengamede duyacak kulak kaldiysa ;-) Ves-selam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Halife Abdulhamid II'nin duasinin duzeltilmis hali:

" Allahım helal etmiyorum!   Şahsımı değil, ümmetimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum! Beni, benim için lif lif yolsalar, c...